• BIST 9109.34
  • Altın 2920.624
  • Dolar 34.2683
  • Euro 37.6359
  • Ankara : 12 °C
  • İstanbul : 19 °C
  • İzmir : 20 °C

ALLAH (CC) SEVGİSİ

29.04.2011 10:41
ALLAH (CC) SEVGİSİ
Sizlere bu yazımızla bir nebze Allah (CC) sevgisi, Allah (CC) saygısından bahsetmek istiyoruz.

Kıymetli okuyucularım;
Sizlere bu yazımızla bir nebze Allah (CC) sevgisi, Allah (CC) saygısından bahsetmek istiyoruz.
İnsanın yaratanını bilmesinden, O'nu sevmesinden daha tabi bir şey olamaz. İnsanoğlu, halk olduğundan bu yana bir ihtiyaç baş göstermiş ve Hazreti Allah'a (CC) bu ihtiyacı, biz kullarına peygamberler göndermek sureti ile tebliğ ederek gidermiştir. Öyleyse insan Allahü teâlâ'yı (CC) sevmek için Peygamberi sevmek ve ona uymak mecburiyetindedir. Allah (CC) sevgisi ancak Peygamber Efendimize uymakla olur, nitekim Cenab-ı Hakk: (CC)
Bismillâhirrahmanirrahim: “Kul in küntüm tühibbunallahe fettebiuni yuhbib kümüllahü ve yağfirleküm zunubeküm vallahü gafurur rahim –Habibim beni sevdiklerini iddia edenlere de ki: -Eğer siz Allahü teâlâ'yı (CC) hakikaten seviyorsanız bana uyun, gösterdiğim yoldan gidin de sizi sevsin ve sizin günahlarınızı affetsin Allah teâlâ (CC) gafurdur rahimdir”, buyuruyor.
Resulullah Efendimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde “Men ehabbe sünneti fakat ehabbeni ve men ehabbeni kane mei fil cenneti –Kim benim sünnetimi sever ise beni sevmiş olur. Beni seven kimse ise cennette benimle beraber bulunur” buyuruyor.
Diğer bir hadis-i şeriflerinde: “Lâ yü'minü ehadüküm hatta emüne ehabbe ileyhi min nefsihi ve malihi ve veledihi ve validihi vennasi ecmain –Sizden her hangi biriniz beni canından, malından, evlâdından ve bütün nastan daha ziyade sevmedikçe bihakkın iman etmiş olmaz”, buyurmaktadır.

İttiba-i sünnet oldu,
Bais-i vuslât.

Allahü teâlâ'ya (CC) yakınlık sevgi ve saygı ancak Hazret-i Muhammed Aleyhisselâma tabiiyetle mümkündür.

Bilirsin sevgilim severim seni,
Kusurum pek çoktur affedin beni.
Ne yapsam aşkına kanmak olmuyor,
Ne olur aşkına kandırsan beni.

Aşkını ver bana onla yanayım,
Sonra cehenneme salıver beni.
Bilirsin sönecek onun ateşi,
Birlikte görünce sevgilim seni.

Hüdaverdi Hakk aşığı hiç yanmaz,
Onlar olacaklar Cennetin beni.
Divâne etmekte dostun cemali,
Aşıklar Cennette istiyor seni.

Hepimiz şunu yakinen bilmeliyiz ki, her iyiliğin başı Allahü teâlâ'yı (CC) sevmektir. Lâkin bir insanın sade isminin Müslüman olması, elini göğsü üzerine götürerek Allahü teâlâ'yı (CC) tasdik ve Hazreti Peygamberi (SAV) kabul ettim demesi ile kuru kuruya Allah (CC) sevgisinden bahsetmesinden hiçbir şey çıkmaz. Kişinin lafına değil işine bakılır. “Kalbim temiz” diyenler, “çıkar da bir görelim” demek suretiyle mahcup edilir. Çünkü kalp temizliği kulun hareketlerinden ve yaşantısından belli olacaktır. Allahü teâlâ'yı (CC) seviyorum demek, Peygamber Efendimizin (SAV) gösterdiği yoldan gitmek demektir. Peygamberin gösterdiği yoldan gitmeyen insan Allah'ını sevmiş olmaz.
Evet Allah (CC) sevgisinin özü, yani imanın kemali Peygamber Efendimizin (SAV) şemail-i şerifini, sireten ve sureten onun ne kadar mükemmel bir şahsiyet olduğunu bilmek, onun her sözünü tutmak, 63 yıllık yaşantısını incelemek, yaptığını yapmak, O'nun güzel ahlâkıyla ahlâklanmak, ehl-i beytini âl-i ve ashabını sevmek bizim için bir vecibedir. Allah (CC) ve Peygamber (SAV) sevgisi işte bu demektir. Dünya ve ahirette saadet ve selâmetimiz ancak bu suretle olabilir.
Allah (CC) sevgisinin yedi organımızdaki tezahürünü şöyle sıralayabiliriz:
1-Dilde: Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse dilini yalandan, koğuculuktan, başkalarına iftira etmekten ve fuzuli sözler söylemekten men eder. Onu Allahü teâlâ'yı (CC) anmak, Kur'an okumak ve ilim müzakere etmekle meşgul bir aza haline getirir.
2-Kalp'de: Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse, kalbinde Müslüman kardeşine düşmanlık beslemez. Yalan, iftira, haset etme gibi gayri-insanî duyguları kalbinde bulundurmaz. Çünkü haset, kişinin güzel amellerini mahveder. Nitekim Cenab-ı Peygamber (SAV): “Ateş odunu yediği gibi, haset de kişinin güzel amellerini yer bitirir”, buyurmuş.
3-Göz'de: Yine sevgili Peygamberimiz (SAV): “Kim gözünü haram şeylerle doldurursa; Allah da, kıyamet günü onun gözünü ateşle doldurur”, buyuruyor. Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse, gerek yiyecek, gerek içecek ve gerekse giyecek ve başka hususlarda gözünü haramdan korur. Dünyaya hırslı ve her şeyi elde etme gayretiyle değil, ibret nazariyle bakar. Helâl olmayan şeylere bakmaktan sakınır.
4-Mide'de: İnsanoğlunun midesine bir lokma haram girdiği zaman, bu lokma midesinde kaldığı müddetçe yerde gökte melekler ona lânet ederler. Eğer bu haram lokma midesinde iken ölürse yeri cehennemdir. Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse midesine haram lokma koymaz. Çünkü haram lokma yemek, günahların en büyüklerinden biridir.
5-El'de: Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse elini harama uzatmaz. Bilâkis Allah'ın (CC) rızasına uygun şeylere uzatır. Kâb'dan (RA) şöyle rivayet vardır: “Allah (CC) yeşil zümrütten bir bina yaratmıştır. Bu binada yetmiş bin daire ve her dairede yetmiş bin oda vardır; işte buraya ancak kendisine haram bir şey sunulduğu zaman Allah korkusundan onu reddeden kişiler girer”, buyuruluyor.
6-Ayak'ta: Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse, adımlarını O'na isyan yolunda değil, itaât yolunda kullanır. İlim, irfan ve güzel ahlâk öğrenmek gayesiyle âlimler ve sâlihler meclisine gider.
7-İtâatta: Allahü teâlâ'yı (CC) seven kimse sırf Allah (CC) rızası için O'na itaat eder. Riyadan, insanlara gösterişten ve iki yüzlülükten sakınır.

İşte bir kimsenin, bu şartları yerine getirmesiyle Cenab-ı Hakk (CC) “Ahiret saadeti ise, Rabb'inin yanında ancak küfür ve günahtan sakınanlara mahsustur”, (Zuhruf suresi ayet 35) buyurduğu kişilerden sayılırlar. Yine Cenab-ı Hakk (CC) bir hadis-i kudsisinde: “Ben kulumu sevdiğim zaman, işitmekte olduğu kulağı, görmekte olduğu gözleri, iş yapmakta olduğu elleri, yürümekte olduğu manevi ayağı olurum. Benden istese istediğini veririm; ve eğer bana sığınırsa, korktuğundan onu emin kılarım”, buyuruyor.
Şunu yakinen bilmeliyiz ki “Yuhibbuhüm ve yuhibbune –Kulumu ilk önce ben severim sonra kulum beni sevmeye başlar”, ayeti celilesi müktezasınca yaratanımızı seviyorsak, behemehal sevildiğimizin bir nişanesidir.
Hadikat-üs Suedâ sahibi Şeyh Fuzuli Rah. eserinde şöyle bir kıssa naklediyor:
Bir gün Cenab-ı Peygamber (SAV) Efendimiz Mescid-i Nebevide yüce ashabı ile sohbet ederken Hazret İmam-ı Ali (RA) çıkageldi. Cenab-ı Peygamber (SAV) İmam-ı Ali'ye (RA) “Ya Ali Allah'ı sever misin?” “Severim Ya Resulallah”. “Peygamberini sever misin?“ “Severim Ya Resulallah”. “Fatımayı sever misin?” “Severim Ya Resulallah”. “Hasan, Hüseyin'i sever misin?” “Severim Ya Resulallah”. “Bu kadar sevgiyi bir gönle nasıl sığdırıyorsun?” dediğinde ne diyeceğini bilemeyip hane-i saadetine gitti. Refikai muhteremesi Hz. Fatıma (RA) validemiz Hz. Ali'yi (RA) üzgün ve rengi soluk görünce oturmadan bu halinin ne olduğunu sordu. Hz. Ali (RA) her ne kadar bir şey yok dediyse de ısrar ederek meseleyi öğrendi... Ve Hz. Ali Efendimize (RA) “Ya Ali git muhterem pederime Allah'ı ruhum ile, Resulünü canım ile, Fatıma'yı nefsim ile, Hasan Hüseyin'i şefkat ve merhametimle severim de”, dedi.
Hazreti Ali Efendimizin kendisinin de hoşuna giden bu cevabı gelip Sevgili Peygamberimize söyledi. Allah Resulü (SAV) tebessüm buyurarak “Ya Ali bu cevaptan Nübüvvet kokusu geliyor”, buyurdular.
Kıymetli kardeşlerim Dünya, dünya sevgisi değil sevgi dünyasıdır. Yaradılmış her şey sevilir ondan nişandır diye şairimiz:

Temaşayı cihan lâzım
Ne çıkar kuru davadan

Yunus Emremiz de bu hakikati belirtmek için;

Elif okuduk ötürü, pazarlık yaptık götürü
Yaradılmışı hoş gördük, yaratandan ötürü, demiş.

Muhabbetle nazar bütün kötülükleri örter, adavetle nazar kötülükleri ifşa eder. Cenab-ı Hakk (CC) basar ve basiretimizi birleştirerek iman gözü ile nazar ederek eserde daima müessir müşahede etmek nasib-i müyesser eylesin. Zira esere tanı, teşni müessiredir. Esma-ül Hüsna'da “El Müminü” (CC) “El Müminu miratil Mümin” hadis-i şerifinin karşılığı gibidir. Yani “Mümin müminin aynasıdır”, aynaya bakan kendisini görür. Kardeşinde kötülükler görmek insana hiçbir şey kazandırmaz. Tebliğ vazifesini yapabilirse dili ile, mümkün olmazsa dua ile yapmalıdır. Bu; ayıpları, günahları, kusurları peyderpey ortadan kaldırır. Bunları bir kar topu gibi birbirimize yuvarlayacak olursak bunlar ortadan kaldırılamayacak kadar büyür. Dalâlette olana çamura batana arka dönülmez, tekme vurulmaz. Müminliğin şiarı onu o vartadan kurtarmak yahut dua etmektir, benim sevgili can yoldaşlarım.

YAZARI: HACI HASAN BURKAY (K.S.)

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Rıza ÇELEBİ
29 Nisan 2011 Cuma 15:38
TÜRK İSLAM MEDENİYETİ.
Hiçbir baskı olmaksızın kendi hür iradesi ile Hak Din İslamı seçerek Müslüman olan Asil Türk Milleti, bu Yüce mefkure uğrunda kıtalar feth etmiş, medeniyetler kurmuş, tebasındaki insanlar Milletimizde gördüğü İslam Faziletine mensub olmak için Kelime-i Şehadetler getirerek Müslüman olmakla şereflenmişlerdir. Asil Milletimiz Hz. Allah ımızın Yüce Kitabımız Kuranı Azümüşşan ve Peygamber Efendimizin ismini güneşin doğduğu her yere duyurmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır. Bu Yüce Davayı insanlara anlatmak için bağrından Yiğit Alperenler, Akıncılar, Şeyhülislamlar, Alimler, Evliyalar, Şehitler ve Gaziler yetiştirip, dünyanın her bölgesine gönüllerin fethi için göndermiştir. Hoca Ahmet Yesevi, Şeyh Edabali, Hacı Bayram Veli, Hz.Mevlana, Yunus Emre, Molla Şemsettin Fenari, Zenbilli Ali Efendi, Molla Gürani, Ebu Suud Efendiler hangi birini sayıyım. Hepsinin ayağının tozuna kurban olurum. Onların yetiştirdikleri Adil Selçuklu ve Osmanlı Gönül Sultanları, onların yiğit askerleri, hak ve hakikatlere yaşarken vuslat olmuş himmet ve gayret ehli Müslüman tebası, mazlum milletlere örnek teşkil etmiştir. Bir Millette İslam ve ona ait her türlü zenginliği görmek isteyenler var ise Aziz Türk Milletinin Şanlı Tarihine bir göz atsın. Bu cennet vatanda kimlerle birlikte yaşadığını idrak etsin. Dinini dilini mezhebini ırkını Milletimize kalkan yapmaya cüret etmesin. Türk Milleti ile aynı vatan coğrafyasında yaşamasaydım. Bu gün halimiz nice olur diye oturup komşu ülkelerimizde yaşananları tefekkür etsin. Milletimize olan sevgi saygı ve hürmetin, Hak ve Hakikatlere kul ve kurban olmuş vefasından ve sadakatinden kaynaklandığını asla unutmasın. Bu vesile ile Milletimize insanlara Hak ve Hakikatleri anlatmada yaşamada örnek teşkil eden bütün manevi büyüklerimizden hayata göz yumanları rahmetle, halen hayatta bulunanları da şükranla yad ediyorum. Rabbim hepimize onları anlama, onların gösterdiği sıratı müstakim üzere yaşamayı ve onlarla birlikte haşr olmayı nasib etsin.
78.169.181.100
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 Gölbaşı Taraf | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim