BAŞBAKAN GİDER MERSİNE, BİZİMKİLER GİDER TERSİNE

BAŞBAKAN GİDER MERSİNE, BİZİMKİLER GİDER TERSİNE

Gölbaşı Belediye Meclisinde yer alan belediye meclis üyelerinin, partilerinin genel başkanı ve  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kaçak yapılar hakkında ki söylemlerinin aksine hareket etmeleri dikkat çekti.

Başbakan Erdoğan “Kaçak yapıya tahammülüz yok demişti”

Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da yaşanan sel felaketi  üzerine bir açıklama yapmış ve kaçak yapılaşmaya tahammülü olmadığını söylemişti. Başbakan Erdoğan'ın kaçak yapı hakkında ki açıklamalarına rağmen Ak Parti Gölbaşı Belediye Meclis üyelerinden Fatih Duruay, Behsat Aydemir, Hayati Çal, Necip Güler, Duran Özkan, Dilaver Şaşmaz ve Hacer Varlık tarafından Gölbaşı Belediyesi Meclisine verilen  “İlçe sınırları içersinde ki kaçak yapıların imar planı yapılıncaya kadar yıkım kararlarının durdurulması” şeklindeki önerge verilmesi şaşkınlık yarattı.

Başbakanla aynı görüşte değiller mi?

Kamuoyu, önergeyi veren Ak Partili Belediye Meclis Üyelerinin partinin genel başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın düşüncelerine aykırı hareket ettiği görüşünde birleşiyorlar.

Kaçak yapının önünü açabilecek bu önergenin verilmesi, Ak Partili Belediye Meclis Üyelerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aynı görüşte olmadıklarını ortaya koydu.

Başbakan Erdoğan'ın Sel Felaketi Sonrası Kaçak Yapı Hakkındaki Görüşlerini Bildiren Cihan Haber Ajansının Haberi;

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da yaşanan sel felaketinin bedelinin kendilerine kesilmeye çalışıldığını söyledi. Bu duruma tepki gösteren Erdoğan, "Fazla cevap vermeye gerek yok. Oralarda yaşayan insanlar bizim tutumumuzu çok iyi biliyor." dedi. Kaçak yapılara tahammül edemediğini herkesin bildiğini anlatan Erdoğan, "Bizzat dozerlerin üzerine çıkıp kaçak yapı yıktığımı medyanın arşivlerine baksınlar, oralarda görürler. Çünkü bu işe tahammülüm yoktur. Bugün de aynı düşüncedeyim aynı kanaatteyim" şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "İstanbul 10-20 yıl öncesine göre çok farklı noktada. Bunu da yeterli görmüyoruz. Daha iyi bir noktaya gelmeliyiz. Şuna dikkatinizi çekmek istiyorum. İstanbul geçmişte çok kötü yönetildi. Son yaşanan sel afetinin bedelini birileri gelip bizlere acımasızca kesmeye çalışıyor. Fazla cevap vermeye gerek yok. Oralarda yaşayan insanlar bizim tutumumuzu çok iyi biliyor. Her yerde, her toplantıda özellikle kaçak yapılaşmaya karşı takındığımız tavrı herkes biliyor. Bizzat dozerlerin üzerine çıkıp kaçak yapı yıktığımı medyanın arşivlerine baksınlar, oralarda görürler. Çünkü bu işe tahammülüm yoktur. Bugün de aynı düşüncedeyim aynı kanaatteyim. Ama öyle şeyler yaşıyoruz ki. Geçenlerde fakir fukara sofrasına gittim. Tamamen dere yatağında, kaçak binalar. Mahalleli toplanmış. Tabi yer Hazine'nin arazisi. Benden ne istiyorlar biliyor musunuz? 'Başbakanım bizim tapuları ne zaman vereceksiniz?' diyorlar. 'Bu yerler kimin?' dedim. 'Hazinenin' diye yanıt verdiler. 'Neyin tapusunu istiyorsun?' diye sordum. 'Başbakanım hep böyle mi duracağız?' dediler. Ben de 'Yok böyle durmayacaksınız. Orayı yıkacağız' karşılığını verdim. Ben böyle deyince 'Aman Başbakanım bizi öldürürsün' dediler. Dedim 'Yok. Size ev de vereceğiz. Ama sizden bir şey istiyorum. Biz bunların enkaz bedelini belirleyeceğiz. Bunu peşinata sayacağız. Size 20 yıl vadeyle TOKİ ya da KİPTAŞ olarak konutlar vereceğiz. Siz bu konutlara taşınacaksınız biz de buraları yıkacağız. Bundan daha güzel, sorumluluk mevkiinde bir insan olarak başka ne yapabilirim? Bizim burada dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Onların da bize bu noktada bize yardımcı olması gerekir. Gelmiş şu veya bu nedenle oraya yerleşmiş. İnanın evin içine giriyorsun orada yaşanmaz. Ama orada yaşıyor. İnsanın vicdanı sızlıyor. Bu konuda TOKİ ile çalışmalarımız var. Çünkü İstanbul'umuzu çok daha farklı yönetmek zorundayız. İstanbul'umuzu tarihteki bütün güzelliği ile yeniden ele almak durumundayız." (17/09/2009)