Ankara Yine Aynı Manzarayı Yaşayacak
Balgat Çetin Emeç Bulvarı üzerindeki 70 Gün Altgeçidinin kısa süreli yağmurda su ile dolmasının, bölgenin dere yatağı olmasından kaynaklandığı belirlendi. Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şube Başkanı Orhan Sarıaltun, başkentteki bütün dere yataklarının Arazi kazanma hırsıyla yapılaşmaya açıldığını, bunun sel felaketinin süreceği anlamına geldiğini söyledi.
Kısa süreli yağmurun Çetin Emeç Bulvarı'nı 70 Gün Altgeçidi noktasında trafiğe kapatması, şehir planlamasına aykırı uygulamaları yeniden gündeme getirdi.
Dereler adliyede buluşuyor
ŞPO Ankara Şube Başkanı Sarıaltun, Ankara'nın coğrafi yapısının Açık tarafı batıya bakan, çevresi dağlarla çevrili bir hilâl şeklinde olduğunu, güney, kuzey ve doğudan gelen bütün dere ve vadi sistemlerinin Adliye Binası bölgesinden geçerek Atatürk Orman Çiftliği'nde (AOÇ) birleştiğini dile getirdi. Sel felaketinden korunabilmek için dere yataklarının Ankara Çayı'nın açık, dere yataklarının da yeşil alan olarak planlanması gerektiğini anlatan Sarıaltun, tersine bu bölgelerde betonlaşmanın arttığını vurguladı.
Sarıaltun, Gölbaşı Havzası'nın Eymir Gölü aracılığıyla İmrahor Vadisi'ne ulaştığını, sonra İncesu Deresi'yle birleşerek Kolej'de kanalizasyona dönüştüğünü anlatarak, anılan bölgelerde 500 bin nüfuslu Güneykent ve yeni üniversite yerleşkelerinin planlandığını, sel felaketinin buralarda da yaşanabileceğini kaydetti.
Hava koridoru kapatıldı
Dikmen Vadisi'nin 1990'lı yılların başında yeşil alan ağırlıklı ve Ankara'ya hava koridoru olarak planlandığını anlatan Sarıaltun, bölgede, nerede duracağı belli olmayan yüksek yoğunluklu konut yapılaşmasının sürdüğüne dikkat çekti. Sarıaltun, Hava koridorunun önünde şimdi kuleler ve köprüler var. Dikmen Deresi'nin önüne Ayrancı Lisesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapıldı. Dere kanalizasyon oldu, İncesu Deresi ile Sıhhiye'de buluşup Adliye Binası'nın altına gidiyor dedi.
AOÇ yaşamsal önemde
Bir diğer dere olan Kavaklıdere'nin Tunus Caddesi'nde kanalizasyona dönüşerek Adliye'nin altına aktığını anımsatan Sarıaltun, bu bölgedeki derelerin yine yoğun yapılaşmaya açılan Çubuk Çayı havzasından gelenlerle AOÇ'de birleşerek Ankara Çayı'nı oluşturduğunu kaydetti.
AOÇ'nin bütün vadi ve dere sistemlerinin birleşme noktası olması nedeniyle Ankara halkı için yaşamsal önemde olduğunu vurgulayan Sarıaltun, Atatürk ve Cumhuriyet mirası, doğal çevrenin güvencesi olan alanın yapılaşmadan kurtarılması için yine dere yatağı üzerinde bulunan Adliye'ye, yargıya başvurduklarını anımsattı. Dere yataklarından arazi kazanma hırsının ve bina yoğunluğunun artırılmasının yaşanan sel felaketlerinin süreceği anlamına geldiğini belirten Sarıaltun, şu değerlendirmeyi yaptı:
Ankara'da yaşanan sel, toprak kayması gibi felaketlerin 'doğal afet' veya beklenmedik yoğunlukta yağış olarak tanımlanması mümkün değildir. Yaşananlar hukuka uymayan, hiçbir teknik ve bilimsel gerçeklere dayanmayan, akıldışı yaklaşımların sonucu oratay çıkan 'çevre felaketi'dir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim